David Nield
Araştırmacılar, Almanya’daki eski insan ayak izlerinin en eski örneklerini keşfettiler. İzler o kadar eski ki, bugün hayatta olan bazı rastgele türler tarafından bırakılmış olmaları pek olası görünmüyor. Yaklaşık 300.000 yıl önce oluşan bu izlerin Homo sapiens tarafından değil, eski (ve artık soyu tükenmiş) “Heidelberg halkı” (veya Homo heidelbergensis) tarafından bırakıldığı düşünülüyor.
Alan izlenimleri, araştırmacılara, kuzeybatı Almanya’daki Aşağı Saksonya’daki Schöningen Paleolitik bölgesinde keşfedilen hayvan ayak izlerinin yanı sıra, ilk insanların yaşam tarzına büyüleyici bir bakış sunuyor.
SON ORTAK KARARIMIZDAN İZLER
H. heidelbergensis’in yetenekli avcılar olduğunu ve soylarının Neandertallerden bile önceye dayandığını biliyoruz. Hatta Neandertallerle son ortak atamız olarak görülüyorlar. Almanya’daki Tübingen Üniversitesi’nden arkeolog Flavio Altamura, “Schöningen’deki iki bölgede ilk kez fosil ayak izlerini ayrıntılı bir şekilde inceledik” diyor. Birlikte, bölgenin Taş Devri manzarası ve geçmişte bu bölgede yaşamış memeliler hakkında bize fikir veriyor.”
Araştırmacılar, araştırmalarına dayanarak, tortu katmanlarından bölgede korunan kemiklere kadar her şeye baktıklarında, bölgenin bir zamanlar huş ağaçları, çamlar ve otlardan oluşan yemyeşil bir manzara ile çevrili bir göl olduğunu düşünüyorlar.
Bölgede yalnızca üç H. heidelbergensis ayak izi tespit edildi; bu, araştırmacılara çalışacak çok fazla malzeme sağlamaz. Buna rağmen ekip, diğer çalışmalardan elde edilen gözlemlerle karşılaştırmalar yaparak, bu izlerin bir yetişkin ve iki ergen ergen tarafından bırakıldığını savunuyor.
GEÇMİŞTE BİR TROPİK BÖLGE GİBİYDİ
Araştırma makalesi, muhtemelen bir aile gezisinden kalan izlere baktığımızı belirtiyor. Ayrıca, gölü yüzmek veya içmek için kullanan filler, gergedanlar ve hatta toynaklıların göle gittiğine dair çok sayıda kanıt var.
Altamura, “Mevsime bağlı olarak gölün çevresinde bitkiler, meyveler, yapraklar, sürgünler ve mantarlar bulunuyordu” diyor. Bulgularımız, soyu tükenmiş bu insan türünün göl veya nehir kıyılarındaki sığ sularda yaşadığını doğruluyor. Bu aynı zamanda hominin ayak izlerini barındıran diğer Alt ve Orta Pleistosen bölgelerinden de biliniyor.”
Daha önce kazı alanındaki tortu tabakasına gömülmüş, genellikle iyi korunmuş çok sayıda ahşap alet bulundu ve bulgular, bu eski insan çetelerinin nasıl yaşadığına dair ek bilgiler sağlıyor. 300 bin yıl sonra bulunan bu aletlerin hangi amaçla kullanıldıklarından emin olmak güç; ancak avlanma, eser toplama veya inşaat amaçlı kullanılmış olabilirler.
BÖLGEDE AYRICA FİLLER VE RAHİMLER DE VAR
Bunların dışında kazı alanında soyu tükenmiş bir fil türü olan Palaeoloxodon antiquus’a dair kanıtlar da bulunuyor: Bu hayvanlar 4,2 metre yüksekliğe ulaşabiliyor ve 13 ton ağırlığa ulaşabiliyordu. Avrupa’da türünün ilk örneği olan bir gergedanın ayak izi de kaydedildi.
Burada bulunanlar, eski halkların tarihini korumalarıyla tanınan bir bölgeden buluntuların gerçek bir hazinesidir. Ancak araştırma, insan ayak izlerinden hayvan yuvalarına kadar geride bırakılan izlerin incelenmesine dayanıyor. ‘iknoloji’] ayrıca disiplinin potansiyelini de ortaya koymaktadır.
Araştırmacılar yayınladıkları makalede, “İknoloji, özellikle çok disiplinli bir yaklaşımla birleştirildiğinde, tarih öncesi alanların yüksek çözünürlüklü çevresel, ekolojik ve arkeolojik görüntüsünü yeniden oluşturmak için güçlü bir araç olarak öne çıkıyor” diye yazıyor.
Araştırma, bilimsel dergi Quaternary Science Reviews’da yayınlandı.
Yepyeni makale Science Alert sitesinden alınmıştır. (Çeviri: Tarkan Tufan)
