Haber

SWP: Baykar İHA’ları değişimin görünen yüzü

Almanya’nın saygın düşünce kuruluşu Bilim ve Politika Vakfı’nın (SWP) “Türkiye küresel silah ihracatçısı olma yolunda” başlıklı analizinde, Türk savunma sanayinde yeni bir dönemin kapılarını açan değişim ve yeni Batılı hükümetlere yönelttiği zorluklar inceleniyor.

SWP bünyesindeki Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanlarından Jens Bastian’ın yazdığı analizin en dikkat çekici kısmı, Türkiye’nin 40 adet Eurofighter Typhoon savaş uçağı satın alma talebine ilişkin değerlendirmeleri.

“SCHOLZ HÜKÜMETİ İÇİN ZOR BİR KARAR”

Almanya, İngiltere, İtalya ve İspanya’dan oluşan dörtlü konsorsiyumun ürettiği bu uçakların Türkiye’ye satışına Madrid ve Londra’nın yeşil ışık yaktığını, Berlin ve Roma’nın ise henüz onay vermediğini hatırlatan Jens Bastian, Alman hükümetinin önemli bir kararın eşiğinde olduğu görüşünde. .

Bastian, yaptığı analizde Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokratlar’ın (FDP) oluşturduğu federal hükümetin Türkiye’ye muharebe silahı satışını onaylamadığını hatırlatarak, Eurofighter satışına ilişkin şunları söyledi: “Alman hükümeti iç politika meselelerini NATO ittifakı içindeki taahhütleriyle dengeleme sorunuyla karşı karşıya.”kararını verdi.

CATS uzmanı, Türkiye’nin satın aldığı Rus S-400 hava savunma sisteminin Ankara-Kremlin yakınlaşmasında “münferit bir vaka” olarak görülemeyeceğini vurguladı. “Ankara, ikili enerji iş birliği çerçevesinde Moskova’ya bağımlı hale gelirken, bu bağımlılık yapısal olarak da yerleşik hale geldi.”bulgularının altını çiziyor.



EUROFIGHTER SATIŞI İHRACAT ANLAŞMASINDAN ÇOK DAHA FAZLASI

Analizde ayrıca Türkiye’nin savunma ihracatı politikalarında NATO dışında ittifaklar kurduğu, Ankara’nın Eurofighter’ı tedarik edememesi halinde Çin-Pakistan ortak üretimi JF-17 Thunder savaş uçaklarını satın almayı düşündüğü belirtiliyor.

Türkiye’nin uluslararası savunma üretimi ve askeri hizmetler alanında kalıcı bir aktör olacağını ve dış politikadaki ağırlığının artacağına dikkat çeken Jens Bastian, şu açıklamalarda bulundu:

“Eurofighter Typhoon’ların Türkiye’ye satışı, ticari silah ihracatı anlaşmasından çok daha fazlası olacaktır. Bu, Türkiye’nin Batı’nın askeri-endüstriyel sistemlerine entegrasyonunun devam etmesi, dolayısıyla dolaylı da olsa Türkiye’nin kendi stratejik hedefinden uzaklaşıp ona doğru ilerlemesi anlamına geliyor. özerklik.” Bu teşvik edilmeyecektir.”

ABD yönetiminin, Türkiye’nin F-16 talebine, bu savaş uçaklarının NATO hedefleri için kullanılması ve Yunan adaları üzerinde uçmaması şartıyla onay verdiğini belirten Alman uzman, Eurofighter’ın satışının önümüzdeki dönemde belirli şartlara tabi olabileceğine dikkat çekti. Rusya’ya uygulanan yaptırımlara uymak için. Bastian, bu vesileyle insansız hava araçları gibi Türk savunma ekipmanlarının Alman ordusuna ihracatı gibi yeni işbirlikleri için fırsatların doğabileceğini kaydetti.

“TÜRKİYE YENİ PAZARLAR FETHEDEREK SİLAH İHRACATINI ARTIRIYOR”

Öte yandan Jens Bastian tarafından yazılan analizde, AK Parti’nin silahlanma yetkinliğini güçlendirerek Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltma hedefi ve bu amaçla izlediği “tekno-ulus” inşa stratejisi hakkında da bilgi aktarılırken, önemli atılımların gerçekleştirildiği vurgulanıyor. teknolojik yenilik yapılmıştır.

Geçtiğimiz yıl 5 milyar 500 milyon dolar ile yeni bir zirveye ulaşan Türkiye’nin silah ihracatındaki artışın “yeni pazar fethinin bir sonucu” olduğu vurgulanan makalede, önümüzdeki dönemde 185’ten fazla ülkenin Türkiye’den askeri teçhizat satın alacağı belirtiliyor. 2023. Baykar, TAI, ROKETSAN, STM ve ASELSAN gibi Türk savunma firmalarının portföylerinde yer alan ürünlerin cazip olduğu ve bu nedenle özellikle Afrika kıtası, Tayvan’ın da aralarında bulunduğu Asya ve son dönemde Latin Amerika’da ilgi gördüğü bildirildi.

Yazıda, faaliyetleri uluslararası kamuoyu tarafından ilgiyle takip edilen silahlı insansız hava aracı (SİHA) üreticisi Baykar’a da dikkat çekiliyor.

Bayraktar TB-2 İHA’larının Suriye, Kuzey Irak ve Libya’da kullanıldığına dikkat çeken CATS uzmanı, bu uçakların ihracatında büyük bir artış yaşandığını, hem Azerbaycan’ın Ermenistan’a, hem de Ukrayna’nın Rusya’ya karşı olduğunu söyledi. Bunları ona karşı kullandığını hatırlatıyor sana.

BAYKAR’IN UKRAYNA HAREKETİ

Bu arada 2019 yılında Ukrayna devletinin savunma şirketiyle ortak üretim anlaşması imzalayan Baykar’ın CEO’su Haluk Bayraktar, çarşamba günü Reuters haber ajansına Ukrayna’daki fabrikanın inşaatına başlandığını duyurdu. Kiev yakınlarındaki fabrikada 500 kişinin istihdam edileceğini ve yılda 120 uçağın üretilmesinin hedeflendiğini söyleyen Bayraktar, Rusya’nın başlattığı savaşın devam etmesi nedeniyle mevcut güvenlik tehditlerine ilişkin “Bizi hiçbir şey durduramaz” diyerek dikkat çekti. Rusya.

Bayraktar’ın Ukrayna’ya takviye yapması ve kurulacak fabrika NATO’da da yankı buldu. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Çarşamba günü ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile düzenlediği ortak basın toplantısında, Ukrayna ordusunun modernizasyonunun önemine vurgu yaparak, Türkiye’nin bu bağlamda önemli bir rol oynadığına işaret etti.

Türkiye’nin Ukrayna’ya Bayraktar İHA’larıyla destek verdiğini hatırlatan Stoltenberg, şöyle konuştu: “Ve şimdi de Ukrayna’da, insansız hava araçları üretmek için yeni bir fabrika, bir Türk insansız hava aracı fabrikası inşa ediyorlar. Bu da NATO müttefiklerinin Ukrayna’ya doğrudan silah ve mühimmat teslimatı sağlamanın yanı sıra yatırım yaparak ve kendi üretim kapasitelerini artırarak destek vermelerine olanak tanıyor.” kendi silahları var.” Örnek teşkil ediyor.”dedi.

“BAYKAR SİHA’LARI DEĞİŞİMİN GÖRÜNEN YÜZÜ”

Ancak CATS uzmanı Bastian’a göre Baykar, Türkiye’nin silahlanma politikasında yeni bir dönemin sadece görünen kısmı.

SWP analizinde, Türk savunma sanayisinin yerli üretime yönelmesinin sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’a atfedilemeyeceği, bu sürecin aslında 1970’li yılların ortalarında başladığı, Türkiye’nin savunma politikalarını uluslararası gelişmelerin gölgesinde yeniden düzenlediği vurgulanıyor. Hedeflediği yaptırım politikaları.

“Başta ABD olmak üzere Batılı hükümetlerin uzun zaman önce Türkiye’ye uygulamaya başladığı farklı yaptırım ve ambargolar, bu ülkenin askeri sanayisindeki dönüşüm ve modernleşme sürecinin tetikleyicisi olarak görülebilir.”Yazıda 1985 yılında kurulan Savunma Sanayii Başkanlığı’na (SSB) değiniliyor.

“DIŞ BAĞIMLILIK HALA VAR”

Analizde, Türkiye’nin modernizasyon hamlelerinin özellikle askeri havacılık sektörüne odaklandığı vurgulanıyor ve bu yönde yapılan atılımlar ve yatırımlar hakkında detaylı bilgiler paylaşılıyor.

Ancak kaydedilen ilerlemeye rağmen CATS uzmanı Bastian, Türkiye’nin ABD, Rusya veya Çin ile rekabet edecek teknolojik olgunluğa sahip olmadığına dikkat çekerek, şu gözlemiyle Türkiye’nin dışa bağımlılığının devam ettiğine dikkat çekiyor:

“Tüm Avrupalılar gibi Türk savunma şirketleri de hâlâ ithalata bağımlı. Bu durum özellikle yabancı teknoloji şirketlerinden temin edilmesi gereken yarı iletkenler ve mikroçipler için geçerli. Türk savunma sanayisinin özellikle dış ticarete bağımlı olduğu göz ardı edilmemeli” Hammadde eksikliğinden dolayı Türkiye’nin gücü “Ülke siyasetinin ana ortağı Rusya’dır. Özetle, kendi kendine yetme telaffuzuna rağmen somut dışa bağımlılıklar var.”

KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE

silopihaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu